“insan kozaları,,
Bütün iklimlere; kentlere;
İnançlara; siyasete ve hatta insana rağmen koza ol’ma halidir(!/?)
2011 yılında üretimine
başladığım, 2012 yılında sergilenen “insan kozaları,, enstalasyonu insanlığın
bütün sıfatlarından sıyrıldığı an’lara; bedenler; bedeller ve bellek adına
hatırlama/hatırlatma halindedir.
Tapındığımız sıfatlarımız;
ırklarımız, dillerimiz ve dinlerimiz… Tapındığımız cinsiyetlerimiz(!/?) Gelişen
aklın kendine dert ettiği çağdaş tutkular; tutunmalar; olmazsa olmaz haller içinde
çağdaş mitler… Binlerce yıldır yüz yüze
gelen insanlığın hala aşamadığı madde hali; dönüşemediği evrenselliği…
Tutku hali içinde tekrar eden
düşünceler korkularımızdan mı yoksa bir başka açıdan konfor alanı sağladığı
için mi sürmektedir. Sınırların olması güven mi veriyor insanlığa?
Nerde kalıyor ‘’aşk,, (!/?)
Nerde başlıyor nerde bitiyor?
Konuşamadığımız ne kaldı? Peki neden çözemedik? Yüksek sesle inşa edilen
kıyametler medeniyetler kuruyor ve yıkıyor. Peki neden? Ulaşılamayan/Ulaşılmak
istenen nedir?
12000 yıl önce Göbeklitepe’de “yüz
yüze,, olma hali ve bugün Anadolu Aleviliğinde Cem ibadetinde “yüz yüze” olma
arasında ki fark nedir? Ya da gelişmiş parlamenter demokrasilerde yuvarlak
masanın simgesel dili neyi ifade eder? “yüz yüze,, ol’mak bir yüzleşmenin
olmazsa olmazı mıdır(!/?)
Galeri Bu Galata’da sergilediğim
‘’insan kozaları,, enstalasyonuna bakarken belleğinizde ve öz benliğinizde
çıkacağınız yolculukta; cinsiyetinizi, inancınızı, ırkınızı, dilinizi, ve terk
edebilecekleriniz; kozanızdan çıkmaya ve “yüz yüze,, yanıtlarınızı vermeye
yakın mısınız (!/?)
Haydar Akdağ
https://www.youtube.com/watch?v=K8gIvDhbnfA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder