3 Mayıs 2018 Perşembe

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1.Bölge Milletvekili Aday Adaylığım


Türkiye Büyük Millet Meclisi
27. Dönem Milletvekili Aday Adaylığı sürecime ilişkin niyet mektubumdur;

24 Haziran 2018 seçimlerinde aktif rol almaktaki temel idealimin, sanatçı kimliğim ile toplumsal meseleler üzerine düşünce üretirken yaşadığım bireysel monologların ve bununla birlikte; akademik/sosyal/sanat&kültür çevrelerinde/yerelde yaptığım diyalogların beni getirdiği manevi noktada aday adayı olma kararını aldım.

İnsanlarımızı sarıp sarmalayacak bir dili yaşatmak; dört/4 pencereden gelen rüzgarı bir ortak nefese çevirmek suretiyle sosyolojik ve iktisadi çözümlerde evrensel değerlerin hakim kılınmasını sağlamak temel ve manevi gücümdür.

Aşağıda ifade edeceğim konular ve benzerleri üzerine kişisel hassasiyetlerim ve umutlarımla katkı vermek üzere; İstanbul 1.Bölge’den aday adaylığı sürecine başlıyorum. Hedeflerimi ve heyecanlarımı sanatçı/akademisyen ruhumla ifade etmek, içinde bulunduğumuz sosyo/politik kırılgan süreçte çözüm önerilerimin bir bölümünü paylaşmaktan kıvanç duyarım. Aile bağlarımın temeli ve ideolojik hedeflerimi gerçekleştirebileceğim yer, üyesi olmaktan gurur duyduğum ‘Kurucu ve Kapsayıcı güç’ olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir.



Cumhuriyet Halk Partisi,
Değerli Yönetimine;
24 Haziran 2018 Seçimleri Türkiye’miz için tam anlamıyla “Kurtuluş ve Kuruluş” süreci açısından dönüm noktası olacaktır. Siyasal iktidarın mevcut durumunu tarif etmek gerekirse; iktidardan diktatörlüğe dönüşmüştür. İstikrar dedikleri ise kişisel ikballerinden başka bir şey değildir.
Sanatın iyileştirici gücü, aklını insanlık tarihinden alır. İnsan salt olarak cinsiyetsiz, dilsiz ve ırksızdır. Tanımlı kimlikler ve kimliklerin birbiri üzerinde kurduğu baskıya zemin hazırlayan sosyal ve ekonomik adaletsizliklerin temelinde elbette eğitimdeki yetersizlik gelmektedir. Yalnız eğitim sorununu çözmekle de çözümlenmesi zaman alacak toplumsal baskı pratiklerinin iktidarların tekeline geçmesi ise ülkede kutuplaşmanın şiddetini arttırmıştır.
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” iradesini ortaya koyan kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu irade; milletin egemenlik haklarını kanunlar aracılığı ile devlet organları eliyle kullanmaktaydı. Oysa bugün 16 Nisan referandumu ile Anayasa’nın tarif ettiği yaşam pratikleri ve güvencelerini birer birer ortadan kaldıran iktidarın ortaya koyduğu baskının şiddeti her geçen gün artmaktadır.

İnancım, savunduğum ve bakış açımı ifade edeceğim Devlet tanımım şöyledir;
“Devlet baskı erki değildir. Tam tersi, bireyin üzerinde oluşan kaygıları ve baskıları ortadan kaldırmak suretiyle; ekonomik ve sosyal tedbirleri alan, yaşam hakkı odaklı yapıdır.” Ana hedefinde ‘insan ve yaşam’ olmayan pratikler insanlık tarihine kalıcı eser ve miras bırakamaz!
Türkiye’nin gençleri, yani bizler için daralan sosyal ve ekonomik alan, temel bazı siyasi kararlarla nefes alabilir hale gelebilir. Bu iradeyi ortaya koyacak güç hiç kuşkusuz partimiz CHP’dir.
Temel konu işsizlik ve Kültür Politikalarına bağlı sosyal sorunlardır. Yetenekli ve nitelikli bir genç nüfusu olan ülkemizin bu potansiyeli iyi değerlendirilmemektedir. Türkiye’nin yetişmiş iş gücü, artan ithalat ve yerel sermayenin üretmek yerine tüketim endeksine kayan ticari tercihi, bu durumu daha da derinleştirmiştir. İşverenin iktisadi stratejisinde önceliğin kurumsal tasarruflar olması anlaşılabilir. Ancak tüzel kişiliklerin, ortak bir dil ve ülküyle yaşadığımız sorunların üzerinden gelmek adına maliyetleri aşağı çekmek için siyasi kurumlara ilettiği talepleri dikkate almak suretiyle oluşturulacak ortak kalkınma politikaları ile Devlet ve Özel iş gücü dayanışma içinde, emekten yana ve çağdaş değerlerle organize edilmelidir.
Sanatçının gözünde toplumsal meselelerin çözümü yalnız sosyal bilimler pratiği, düşünce ve felsefe ekseninde sınırlı değildir. İktisadi pratikler, kalkınma modelleri, üretim süreçleri önerebilir, çünkü özünde sanatçı yaratım sürecini her gün deneyimlemektedir.
Yaratıcı sektörlerde emek veren ve yaşam inşa eden bizlerin katkılarına bakıldığında, yaratım süreci beraberinde üretimi,  iktisadi ve kalkınma projelerini getirecektir. Bu gençler ve sosyal hayatın dinamiği sokaklar tarafından büyük ölçüde heyecan ile karşılaşacak ve değer katacak yenilikleri kapsayacaktır. Bu katkıları, Partimize ve Milletimize projelerimizle gerçekleştireceğiz. Yaratıcı sektörler; Tasarım (Tekstil/Mücevher/Endüstriyel), sinema ve tiyatro, gastronomi, edebiyat ve diğer kültür üretim alanları olarak açılabilir. Bu alanlarda atılacak her olumlu adım, dünya toplumlarıyla iletişimimizi sağlamlaştıracak pozitif bir iletişim fırsatı olacaktır. Sanatın gücü, diplomasiden daha etkin milletlerarası iletişim inşa edebilir.
Örneğin;
Gençler için inşa edeceğimiz yeni bir televizyon kanalı, gençlerin kısa filmlerini 1-2-3dk ve katları kapsamında yayınlayarak, sinema kuşakları ile 365 gün dinamik akış sağlayan, sinema ve belgesel dünyasının kültür birikimini zenginleştirecektir. Bu yolla yurttaşlarımız, kuşaklar arası görme biçimlerini bizzat gençlerin üretimlerinden dinleyecek/izleyecektir. Toplumsal iletişim açısından kuşaklararası bir diyalog kanalı yaratılacak; bu vesileyle yalnız gençlerin günümüzü nasıl okuduğu ve geleceğe bakışları öğrenilmekle kalmayacak Türkiye görsel sanatlarının küresel rakipleri ile aynı iletişim araçları üzerinden iletişimi sağlanacaktır.
Plastik sanatlar ve multidisipliner duruşlar ile inşa edilecek kültürel bağlar, uluslararası alanda Türkiye’nin evrensel ve hümanist gençliğinin batıdan doğuya, kuzeyden güneye bütün dünya milletleri üzerinde olumlu izler ve yeni bağlar kurmasına vesile olacaktır. Bunun en büyük katkısını Avrupa Birliği sürecinde göreceğimize inanıyorum.
Bilinen ve en yalın adıyla sanatçı değişim programları, birçok sosyal konuda olumlu gelişimi sağladığı kadar, Uluslararası ilişkilerde özellikle Avrupa Birliği ile ilgili hedeflerde olumlu görüşlerin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda Ortadoğu’da yaşanan siyasi krizler bittikten hemen sonra yine aynı yolla inşa edilecek kültür sanat politikaları ile sınır komşularımızla ortak edebiyat, müzik ve eserlerle soğuk esen rüzgârları insani duygularla ısıtacağız. Bağlarımızı daha da güçlendireceğiz.
Bununla birlikte yaratıcı sektörlerden gastronomiden bahsetmeliyim. Ülkemiz mutfağının zenginliğini Güzel Sanatlar ve Mutfak Sanatları alanlarında okuyan gençlerimizin, sunum ve seçkileri ile dünyanın bütün merkez şehirlerinde ülkemizi temsil edecek mutfaklar açmasının desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Böylelikle soframız, dünyanın bütün merkezlerinde açılacak, karşılıklı kültür alışverişi hızlanacaktır. Yalnız bu kültürel bir kaynaşmayı hedeflemekle sınırlı mıdır? Hayır! Ülkemizin zengin mutfağını sunarken kullanılacak malzemenin, Anadolu üreticisinin ürünlerinden olması sağlanacak, yine dünyanın bütün merkezlerinde açılan bu restoranlar, aynı zamanda Anadolu’nun seçkin ve yerel ürünlerinin dünya pazarına bir marka değer olarak çıkacağı imkânlar ağını yaratacaktır.
Ne gereklidir?
“Köy Kalkınma Ajansları,, Projesi (!/?)
Nedir Köy Kalkınma Ajansları? Köylünün özel peynirinden kuru baklasına, balından yağına ve dağlarımızdaki endemik bitki türlerinin sofralara gelmesine kadar yerel değerlerin birer birer dünya markası olması için kurulacak Köy Kalkınma Ajansları; İşletme, Grafik Tasarım, Pazarlama ve Marka yönetimi, Gıda mühendisliği ve diğer mühendislik alanlarından mezun değerli ekiplerden kurulmak suretiyle istihdam ve kalkınmayı hızlandıracak, genç işsizlik büyük oranda bu alanlar için düşecektir. Bir yerel değerin uluslararası alanda tüketilmesinin stratejisini sağlamak, bu kurulacak Köy Kalkınma Ajanslarının gururu olacaktır, o gurur da Milletimizin ve Partimizin hafızasında yer kazanacaktır.
Hayvan Hastahaneleri,, Projesi;
Anadolu’nun bütün kesimlerinde yaygınlaşmasının zorunlu olduğu bir başka proje de Hayvan Hastahaneleri’dir. Bu yolla bugüne kadar sayısız mezun vermiş ve genç işsizler arasında yer alan Veterinerlik Fakültesi mezunu gençler süratle iş sahibi olacaktır. Bu modelin amacı yalnız önleyici sağlık hizmeti değildir. Yaşam alanını paylaştığımız ve insanlığın bütün gelişimine rağmen doğanın parçası olduğunu inkâr edemeyeceğimiz gerçeğine inançla projelendirilir. Dünya görüşümüzle son zamanlarda ters düşen hayvan hakları ihlalleri ve ilgili birçok konuda sorunları bu proje ile en aza indirgemeyi hedeflemekteyim. Buna ek, hayvan hakları ihlallerinin ağır cezai işlemlere maruz kalması için yasal çalışmalara katkı vermek yaşamsal bir görevdir. Hayvan Hastahaneleri’nin görevlerinden bir diğeri de Anadolu’da bugün yaşanan gıda sektörünün temel konularından olan hayvancılık, kırmızı/beyaz et üzerindeki dışa bağımlılık yok etmeyi hedeflemektedir. Doğru bir kalkınma ve üretim planlamasını, sağlıklı bir şekilde inşa etmek asli görevdir. Ve ek; bireylerin hayatına eşlik eden evcil hayvanlara da bakımı en kolay hale getirerek sosyal yaşamı pozitif paylaşımlara döndürmeyi amaçlar.
“Tekstil Bakanlığı,, Kurulması Projesi;
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil, gün geçtikçe üretim gücünü kaybetti. Bunun temel nedenlerinde marka yönetimi gelse de bilinen belirgin faktör, Uzak Doğu’nun ucuz iş gücüdür. Fakat gözden kaçırılan, bu sektörün, kalkınma hamlelerinde en fazla kâr getirecek yatırım modellerinden biri olduğu gerçeğidir. Dünya modasını yaratabilecek, farklı kültürlere yanıt verecek sosyal zenginlik bizim kendi içimizdeki gen havuzumuzda vardır. Estetik anlayışlar markalaştırıldığında en basit anlatımla 1 Türk Lirası’na üretilen bir ürün, yaratılacak marka değeri ve öykü ile 1000 TL’ye de satılabilir. Sanat ve tasarımın yaratacağı iletişim, kültürleri birbirine yakınlaştırmakla birlikte sosyal ve iktisadi kalkınma açısından başka bir geleceği mümkün kılacaktır. Tekstil Bakanlığı üzerine projeler geliştirmek, bu alandaki iş gücünün parçası olan yurttaşların bugünkü işsizler arasındaki yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda milletimiz için umut, bizim için başarı hikâyesi olacaktır.
“İnovasyon Enstitüleri; Mesleki Eğitim Kanunu,, Projesi;
Lisans sonrası iş hayatına atılan yurttaşlarımızın, kendilerini mesleki beceri, bilgi ve donanım olarak güncel tutmaları için belirli periyodlarda Üniversite ve Meslek Odalarının ortak çalışması ile kurulacak enstitülerde 1-3 ay arasında 3 ile 5 yılda bir eğitime çağrıldığı bir sistemdir. Burada çalışanın eğitim süresince maaşı ve sgk ücretleri devlet tarafından karşılanır. İşverenin üzerinde bir baskı oluşturacak mali yük hedeflenmemektedir. Amaç; Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasının sağlıklı bir bilgi ve dayanışma ağı üzerinde sürdürülebilir olarak ekonomiye kazandırmaktır.
“Kampus Şehir,, ve “Parasız Eğitim,, Projesi;
Üniversitelerin yurt sorunlarını, yalnız konaklama ihtiyaçları açısından değil çok yönlü düşünmek gerekiyor. Temelde gençler yaşam deneyimini, birey olmayı, en belirgin karar alıcı kimliğini üniversitede kazanıyor. Üniversiteler ve öğrenciler için fiziksel alan ihtiyacının, yurttan ziyade konut mantığında kurgulanmasının sağlanmasını önermeyi hedeflemekteyim. Üniversite eğitimi boyunca öğrenciye sağlanacak konut, öğrenim ve mezuniyete kadar bütün dönemleri kapsayacak şekilde ücretsiz olmalıdır. Öğrencinin, mezuniyet sonrasında bir yıl daha ücretsiz konaklama hakkına sahip olacak düzenlemeler sağlanmalıdır. Kampus Şehir, gençleri kutuplaştırmayacak şekilde organize edilir. Hiçbir ayrım ve sınıflandırmaya izin vermeyecek çağdaş insanlık değerlerine göre düzenlenir. Sözde burs ve kredi mantığı ile dağıtılan kredi kartları ile öğrencilerin geleceklerini borçlanarak yaşadığı eğitim düzenine son verilerek en çağdaş çözümleri getirecek, Türkiye’nin geleceğine umut ekecek kaygısız bir gençlik ruhunu inşa etmek için en yüksek çabayı göstereceğim. İkinci öğretimdeki harçların kaldırılması gerekliliği bir diğer görevimizdir.
“Şehir Anneleri,, Projesi;
Cumhuriyet Halk Partimizin Aile Sigortasına ek olarak kadın iş gücünü organize eden, Kampus Şehirlerde istihdam edilecek şekilde Devletin Hizmet aldığı; Kadın Kooperatiflerinin güçlendirildiği üst kurumdur. Devlet, ülkenin farklı bölgelerindeki gelir dağılımı ve eşitsizliği üzerinden yaşadığı sorunları çözmek için Şehir Anneleri’nden emek bedelleri ödenmek suretiyle destek alır. Kadının toplumsal sorunların çözümünde üretim gücüyle çözüme ortak edileceği, sosyal düzenin sağlanması için projelerin geliştirilmesi için Sivil Toplum Örgütleri ile dirsek temasının kamu yönetiminin organik/doğal paydaşı haline getirilmesi hedeflenir. Burada tutuklu ve çocuklu mahkumlara yaratılacak pozitif ayrımla, çocuklar hayata dahil edilecek; anne ve çocuk ülkemizin umutlarına emek katacaktır.
“Denizler; Balıkçılık,, Projesi;
Balıkçılık sektöründe avlanma ile üretim yapan kişiler kayıt altına alınır. Avlanma dönemleri son dönemlerde denizleri adeta kısırlaştırmıştır. Bunun önlenmesi için bir buçuk yıl av yasağının getirildiği, balıkçı ailelerinin mağdur edilmeyeceği bir tespit ile ailelere yıllık kazançları ödenmek suretiyle avlanmadığı bir veya iki üreme dönemi sonrası, denizlerdeki deniz canlılığı popülasyonunun artması hedeflenir. Buna paralel olarak denizlerin, kıyıların temizlenmesi için maksimum çabanın gösterilmesini sağlayacak etkinliği ifade etmeyi hedefliyorum. Bu fikirlerin pratik karşılığının gerçekliğini, ilgili üniversitelerin organize ettiği, görüşlerini siyasi yasama faaliyetlerine taşıma sorumluluğu görüşündeyim.
“Açık Hava Müzesi,, ve “Çağdaş Sanat Müzeleri,,  Turizm ve Tarih Projesi;
Türkiye tam bir arkeoloji ve uygarlık hazinesidir. Uygarlık tarihine ışık tutacak kazılar için arkeolog, sanat tarihçileri ve antropologlar istihdam edilir. Dünyanın birçok merkezi sanat etkinlikleri ile turizm cennetine dönüşmüştür. İstanbul’un ve diğer tüm illerimizin potansiyeli dolayısıyla sanatın yeni başkentleri olmalarına engel hiçbir neden yoktur. Tam tersi, Türkiye’de sanatçıları ve sanatseverleri etkileyecek sosyolojik birçok tema, çağdaş sanat pratikleri ile bir kültür ve turizm etkinliği olarak kalkınma planlarımıza katkı verecek imkânlara sahiptir. Bu durum insanlar arası ilişkiler, ekonomi, üniversiteler ve yeni araştırmalar, kültür üretimi ve yeni tarih yazımında ülkemizin aktif rol almasını sağlamlaştıracaktır.
Saygılarımla
Haydar Akdağ

Cumhuriyet Halk Partisi
1986,İstanbul Kartal doğumlu sanatçı;2002 yılında Disk Tekstil Meslek Lisesi ‘Giyim Teknolojisi’ bölümünden ikincilikle mezun oldu. Teknik eğitim sonrasında estetik eğitimini 2003 yılında burslu kazandığı Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde birincilikle tamamladı. Tekstil sektörün tasarımcı olarak çalışmalarını sürdürürken Akdağ, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Bölümü'nde yüksek lisans programını başladı ve 2014 Ocak ayında birincilik başarısı ile tamamladı. Mezuniyeti akabinde Doktora Sanatta Yeterlik Programına başlamış olan sanatçı, doktora tez çalışmasını sürdürmektedir. Kendi sanat atölyesinde çalışmalarını devam ederken diğer taraftan ulusal ve uluslararası sergilerde yer almaktadır. Kagider "Kadından Kadına Köprü" sosyal sorumluluk projesinde ödül almıştır. Ayrıca EEA European Exchange Academy Berlin Beelitz 2014 sanatçı programına katılmıştır.  Ailenin tek çocuğudur. Sanatçı olarak kendisi; şair, ressam, sanatçı ve salt insan diye tanımlıyor. Yazıları ve söyleşileri birçok kültür sanat yayınlarında yer almıştır


İletişim Bilgileri:
akdaghaydar@gmail.com
twitter.com/akdag_haydar
instagram.com/haydar_akdag


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder