21 Kasım 2018 Çarşamba

“Bilinmeyen Bedenler” 2018


Haydar Akdağ Anonim Bellek Anonim Bedenler Enstalasyon

“Bilinmeyen Bedenler” 2018
 “Biriktirdiğim nesneler kendilerini mi yoksa beni mi temsil ediyor henüz bilmiyorum. Bir bilinmezlik zinciri kendini inşa ederken dün-bugün-yarın arasında bütün hislerimi işgal ediyor. Duygusal ve nesnel tarifi olmayan bir savaş hazırlığı beni alıkoyuyor. Dünden geleni bugün muhafaza etmek yarın ki yoksunluk ihtimaline karşı bir tedbir, kendi içinde de bir tehdit. Özgürlük ve özgünlük arasına ince bir duvarın inşasına sürükleyen istifçi tavır, zamanı/mekanı/kendimi/nesneyi sorgulatıyor. Bu konuda uzun zamandır düşünmeme rağmen kararsız kalmak, asırlar sonrasına temsili bir mumyalama ile soruları/sorunları geleceğe taşımaktır. Bugün kendime “pes etme, pas geç” öğütlerken aslında farkına varmadan nesneler ve kendi aramda yeni bir örgütlenmeye gittiğimi fark ettim. Bu yapı organik mi yoksa tehditlere karşı bir strateji mi henüz kararsızım. Biriktirmeye, sahiplenmeye, aitliği derinleştirmeye devam ediyorum. Bu düne ait tutku bugüne ve geleceğe ihanet mi? Bunu bilinmeyen bedenler içinde sorguluyorum.”

Haydar Akdağ
Haydar Akdağ Anonim Bellek Anonim Bedenler Enstalasyon

Haydar Akdağ Anonim Bellek Anonim Bedenler Enstalasyon

Haydar Akdağ Anonim Bellek Anonim Bedenler Enstalasyon


20 Kasım 2018 Salı

"Anonim Bellek; Anadolu" 2018


“Anonim Bellek: Anadolu”

haydar akdağ anonim bellek anadolu

Eser Anadolu 5/beş şiş Çorap Örgü metodu ile üretilmiştir. Bugün Anadolu’da kısmen rastladığımız patik/çoraplardan esinlenilerek üretilmiştir. Dün günlük kullanımın bir parçası olan çoraplar; çeyizlere giren, gelen misafire ilk hediye edilecekler arasında olan, kadınlar arasında desen paylaşımı ile sosyal yaşamın bir araya getiren aktivitelerinden biridir. Türk tasarımının genetik kodlarını taşıyan, bana ilham olan bu desenleri aynı zamanda halı ve kilim dokumacılığında rastlayabileceğimiz gibi mimari detaylarda da karşımıza çıkıyor. Kültür mirasımızın önemli belgelerini bugün çağdaş sanat üretim pratiklerinde bir özgün yorumla, yarım kalmış örgülerle kültürel kaynakların ipuçlarını izleyiciye ve tasar dünyasına açık bir mesaj olarak taşıma niyetindedir. Modern dünyanın üretim hızından ve post-modern düşüncenin çoğulcu ifade arayışından başka bir dille inşa olan “Anonim Bellek: Anadolu” Türkiye tasarım dünyasına bir hatırlatma ve önerme görevi üstlenmektedir.

Haydar Akdağ
haydar akdağ anonim bellek anadolu





20 Haziran 2018 Çarşamba

ANONYMOUS MEMORY

"ANONYMOUS MEMORY,,

Stamps, photographs and other documents which belong to letters of an unknown sender and journey; to abandoned memories... Constantly flowing time, the place in which we are the guests, consistently changing and developing cities/our culture… Effort, dream, experience and story of the individual will apart from the modernist methodology in the layers of history… The truth of memory which is now turning into a nostalgia begins to be wiped up… Abandoned memories and the threat (!/?) to
which their archeology is exposed. Anonymous Memory with a secondary ownership and a concern on showing and reminding begins the process of search and production of photographs, letters/stamps and other documents expressing unknown individual/social memory in second-hand book sellers.
“Anonymous Archives” exhibited with secondary ownership, elements abondoned and included in the reproduction process find themselves a place on the canvas with layers and take place in the flow of history by preserving their own reality in terms of factual/phenomenological archeology and by being included in the time flow in the field of art. This approach also questions the view and the possibility of the methods of the view to the archeology of recent history in terms of contemporary art practice. Elements carrying materially and morally priceless feelings and experience included in the production process are transformed into a new value with artistic practice.

Haydar Akdağ


"ANONYMOUS MEMORY,,

On Postcard Installation;
Anonymous Memory does not only focus on memory and reminder of the individual but also reminds the parts of the representation of the collective memory which are cities, city squares, public space and public memory and the destruction to which the sociological and political memory of the era is exposed. Wiping silhouettes of city squares are not only architectural elements representing an era. They can not be evaluated only by their technical/objective existence. Political and social awareness established loudly in culture/art spaces and gained a seat in the public memory with the political reality and practice represented by an era is under threat today. Everyone has a memory which they want to preserve. Representations or reminders which belong to one’s life consciousness are the
sources of this memory. Darkness falling into the time like a black curtain, our concerns triggered by this darkness by repressing ourselves in daily living practices are social/psychological/political situation which aims to make us put the privacy of our memory behind or even forget it. “Anonymous Memory” Installation which plasticizes the memory of humanity facing this situation meets audience and thinker.

11 Haziran 2018 Pazartesi

Mekan Atölye / Venue Atelier

Mekan Atölye / Venue Atelier
19 Mayıs  - 29 Temmuz 2018
CerModern’in sanat buluşması Mekan Atölye bu yıl beşinci kez düzenleniyor.

19 Mayıs - 29 Temmuz tarihleri arasında CerModern ana galerilerinde gerçekleştirilecek olan Mekan Atölye sergisi, resim, fotoğraf, heykel, seramik, baskı resim, video ve dijital sanat disiplinlerinden 41 sanatçıyı bir araya getiriyor.

Sanatı kültürel ve sosyal bir deneyim olarak vitrine taşımayı hedefleyen Mekan Atölye’nin beşinci sergisi, sanatçının günceli ifade ediş tarzını ve
kurguladığı müdahale yöntemini ön plana çıkarırken kullanılan dil ve ifade zenginliğini bir atölye projesi olarak sunmayı hedeflemektedir.

Mekan Atölye sergisi sanatçıları, Serdar Acar, Mert Acar, Gül Fidan Açıkgöz, Haydar Akdağ, Tanzer Arığ, Mahmut Aydın, Burçin Başar, Sefa Çakır, Mert Çıkılmazkaya, Dicle Çiftçi, Şahin Demir, Asaf Erdemli, Burcu Erden, Burçin Erdi, Emin Mete Erdoğan, Seçil Erel, GAZ Grubu, Hale Güngör Oppenheimer, Nur Gürel, Başak Cansu Güvenkaya, Kadriye İnal, Erdal İnci, Gökçe İrten, Ali Kotan, Emre Lüle, Merve Morkoç, Milen Nae, Büşra Özdemir, Funda Özgünaydın, Nilay Sorgüven , Evren Sungur, Candaş Şişman, Eda Taşlı, Merve Üstünalp, Özge Yağcı, Azad Yeman, Kemal Yıldız, Serkan Yüksel, Hatice Yüksel, İrene Zundel, Zafer Malkoç

//



CerModern’s art summit Venue Atelier is organized for the fifth time this year.

The Venue Atelier exhibition, which will be held at the CerModern’s main galleries between May 19 - July 29, brings together 41 artists from the disciplines of painting, photography, sculpture, ceramics, printing, video and digital art.

The fifth exhibition of the Venue Atelier, which aims to create a showcase as a cultural and social experience , will present the richness of language and expression in an atelier project while giving priority to the method of intervention that the artist is working on.

The Venue Atelier exhibition artists are, Serdar Acar, Mert Acar, Gül Fidan Açıkgöz, Haydar Akdağ, Tanzer Arığ, Mahmut Aydın, Burçin Başar, Sefa Çakır, Mert Çıkılmazkaya, Dicle Çiftçi, Şahin Demir, Asaf Erdemli, Burcu Erden, Burçin Erdi, Emin Mete Erdoğan, Seçil Erel, GAZ Initiative, Hale Güngör Oppenheimer, Nur Gürel, Başak Cansu Güvenkaya, Kadriye İnal, Erdal İnci, Gökçe İrten, Ali Kotan, Emre Lüle, Merve Morkoç, Milen Nae, Büşra Özdemir, Funda Özgünaydın, Nilay Sorgüven , Evren Sungur, Candaş Şişman, Eda Taşlı, Merve Üstünalp, Özge Yağcı, Azad Yeman, Kemal Yıldız, Serkan Yüksel, Hatice Yüksel, İrene Zundel, Zafer Malkoç

22 Mayıs 2018 Salı

Teşekkürler


Sevgili Dostlarım,

27. Dönem TBMM Milletvekilliği 24 Haziran 2018 Genel Seçimine dair Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1.Bölge Aday Adaylığı sürecime ‘Sanat Meclis’e’ heyecanı ile çıktığım yolda; başta bütün varlıklarıyla bana destek olan Annem ve Babama, yine bütün yürekleriyle desteklerini paylaşan değerli dostlarıma sonsuz teşekkür ederim.

Listeler ülke genelinde belli oldu. Bölgemdeki listede yer alamamış olmak heyecanımı ve motivasyonumu eksiltemez! Bugün Türkiye’yi bucak bucak gezen, her ocağa umut ve gelecek heyecanını taşıyan Cumhurbaşkanı Adayımız Muharrem İnce, düzenlediği mitinglerde; Tekstilden, Balıkçılıktan, Yaratıcı Sektörlerden, Marka yaratmaktan bahsetmektedir. Başvurum sırasında ifade ettiğim, eksikliğini gördüğüm konular üzerine bugün yüksek sesle gündem açılmış olmasından memnuniyet duyuyorum. Diğer ifade ettiğim projelerimin de anlaşılması ve programa alınması için azami çaba sarf edeceğim. Bu mücadelenin neferi, nefesi ve her zaman Efe’si olacağım; olacağız.

Mustafa Kemal Atatürk ve Ülkem; bütün ülkülerimin önceliklerimin başında gelir. Gündüz güneş, gece ay şahidim olsun ki; “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” diyen gençlerin seslerinin yankılandığı gelecek vizyonu ile daha kapsamlı, daha azimli ve umutla çalışacağım.

Sevgili Dostlarım, ‘Salt İnsanı’ aradığım sanat pratiğimde, sanat alanındaki meselelerimle, bugün üzerine düşündüğüm ve düşüneceğim konularla, hayatı ve bütün yaşamı kucaklayan; ‘Salt Sevgi’ ilkemle varlık mücadelemize devam edeceğim!

Partimize, Kadrolarımıza ve Adaylarımıza başarılar dilerim.

Saygılarımla
Haydar Akdağ

12 Mayıs 2018 Cumartesi

SANAT MECLİS'E!



 Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı

Cumhuriyet Halk Partisi
İstanbul İl Başkanlığı’na,

Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. Dönem Milletvekili Aday Adaylığı sürecime ilişkin niyet mektubumdur.

24 Haziran 2018 seçimlerinde TBMM çatısı altında aktif görev almak istiyorum. Sanatçı kimliğim ile toplumsal meseleler üzerine düşünce üretirken yaşadığım monologlar; akademik, sosyal, sanat ve kültür çevrelerindeki diyaloglarım bu kararımı biçimlendirdi.
İnsanlarımızı sarıp sarmalayacak bir dili yaşatmak, dört bir yandan gelen rüzgarı ortak bir nefese çevirmek suretiyle sosyolojik ve iktisadi çözümlerde evrensel değerlerin hakim kılınmasını sağlamak temel amacım ve manevi gücümdür.
Aşağıda ifade edeceğim konular ve benzerleri üzerine kişisel hassasiyetlerim ve umutlarımla katkı vermek üzere İstanbul 1.Bölge’den aday adaylığı sürecine başlıyorum.
Hedeflerimi ve heyecanlarımı sanatçı/akademisyen ruhumla ifade etmekten ve içinde bulunduğumuz sosyo-politik kırılgan süreçte çözüm önerilerimin bir bölümünü paylaşmaktan kıvanç duyarım. Aile bağlarımın temeli ve ideolojik hedeflerimi gerçekleştirebileceğim yer, üyesi olmaktan gurur duyduğum ‘Kurucu ve Kapsayıcı güç’ olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Adaylık sürecimin, aşağıda bahsedeceğim temel fikirlerim ve devamında yer alacak kısa özgeçmişim ekseninde değerlendirilmesini bilgi ve olurunuza arz ederim.
Saygılarımla,

Haydar Akdağ

Cumhuriyet Halk Partisi,
Değerli Yönetimine,

24 Haziran 2018 Seçimleri Türkiye’miz için tam anlamıyla “Kurtuluş ve Kuruluş” süreci açısından dönüm noktası olacaktır. Siyasal iktidarın mevcut durumunu tarif etmek gerekirse; iktidardan diktatörlüğe dönüşmüştür. İstikrar dedikleri ise kişisel ikballerinden başka bir şey değildir.
Sanatın iyileştirici gücü, aklını insanlık tarihinden alır. İnsan salt olarak cinsiyetsiz, dilsiz ve ırksızdır. Tanımlı kimlikler ve kimliklerin birbiri üzerinde kurduğu baskıya zemin hazırlayan sosyal ve ekonomik adaletsizliklerin temelinde elbette eğitimdeki yetersizlik bulunmaktadır.
Eğitimdeki yetersizliğin bir sonucu olarak “çözümlenmesi zaman alacak toplumsal baskı pratiklerinin iktidarların tekeline geçmesi” ise ülkede kutuplaşmanın şiddetini artırmıştır.
 “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” iradesini ortaya koyan kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu irade milletin egemenlik haklarını kanunlar aracılığıyla ve devlet organları eliyle kullanmaktaydı. Oysa bugün, 16 Nisan referandumunun ardından iktidar, Anayasa’nın tarif ettiği yaşam pratikleri ve güvencelerini birer birer ortadan kaldırmış bulunmakta ve koyduğu baskının şiddetini her geçen gün artırmaktadır.
İnancım, savunduğum ve bakış açımı ifade edeceğim Devlet tanımım şöyledir:
 “Devlet bir baskı erki değildir. Tam tersi, bireyin üzerinde oluşan kaygıları ve baskıları ortadan kaldırmak suretiyle ekonomik ve sosyal tedbirleri alan, yaşam hakkı odaklı yapıdır.” Ana hedefinde ‘insan ve yaşam’ olmayan pratikler insanlık tarihine kalıcı eser ve miras bırakamaz!
Bizler yani Türkiye’nin gençleri için daralan sosyal ve ekonomik alan, temel bazı siyasi kararlarla nefes alabilir hale gelebilir. Bu iradeyi ortaya koyacak güç hiç kuşkusuz partimiz CHP’dir.
Temel konu işsizlik ve kültür politikalarından kaynaklanan sosyal sorunlardır. Yetenekli ve nitelikli bir genç nüfusu olan ülkemizin bu potansiyeli iyi değerlendirilmemektedir. Türkiye’nin yetişmiş iş gücü, artan ithalat ve yerel sermayenin üretmek yerine tüketime kayan tercihi, bu durumu daha da derinleştirmiştir. İşverenin iktisadi stratejisinde önceliğin kurumsal tasarruflar olması anlaşılabilir. Ortak bir dil ve ülküyle yaşadığımız sorunları çözmek amacıyla maliyetleri aşağı çekmek için tüzel kişiliklerin siyasi kurumlara ilettiği talepler dikkate alınmalıdır. Böylelikle oluşturulacak ortak kalkınma politikaları ile devlet ve özel sektör dayanışma içinde, emekten yana ve çağdaş değerlerle organize edilebilir.

Sanatçının gözünde toplumsal meselelerin çözümü, yalnız sosyal bilimler pratiği, düşünce ve felsefe ekseniyle sınırlı değildir. Sanatçı iktisadi pratikler, kalkınma modelleri, üretim süreçleri önerebilir çünkü özünde yaratım sürecini her gün deneyimlemektedir.
Yaratım süreci beraberinde üretimi, iktisadi ve kalkınma projelerini getirecektir. Bu gençler ve sosyal hayatın dinamiği sokaklar tarafından büyük ölçüde heyecan ile karşılaşacak ve değer katacak yenilikleri yaratacaktır. Bu katkıları, Partimiz ve Milletimiz için üreteceğimiz projelerimizle gerçekleştireceğiz. Yaratıcı sektörler Tasarım (Tekstil/Mücevher/Endüstriyel), sinema ve tiyatro, gastronomi, edebiyat ve diğer kültür üretim alanları biçiminde açılabilir. Bu alanlarda atılacak her olumlu adım, dünya toplumlarıyla iletişimimizi sağlamlaştıracak bir fırsat olacaktır. Sanatın gücü, diplomasiden daha etkin milletlerarası iletişim inşa edebilir.
Örneğin gençler için oluşturacağımız yeni bir televizyon kanalı, gençlerin kısa filmlerini 1-2-3dk ve katları kapsamında yayınlayıp sinema kuşakları ile 365 gün dinamik akış sağlayarak sinema ve belgesel dünyasının kültür birikimini zenginleştirecektir. Bu yolla yurttaşlarımız, kuşaklar arası görme biçimlerini bizzat gençlerin üretimlerinden dinleyecek, izleyecektir. Böylelikle yalnız gençlerin günümüzü nasıl okuduğu ve geleceğe bakışları öğrenilmekle kalmayacak Türkiye görsel sanatlarının küresel rakipleri ile aynı iletişim araçları üzerinden iletişimi sağlanacaktır.
Plastik sanatlar ve multidisipliner duruşlar ile inşa edilecek kültürel bağlar, uluslararası alanda Türkiye’nin evrensel ve hümanist gençliğinin batıdan doğuya, kuzeyden güneye bütün dünya milletleri üzerinde olumlu izler ve yeni bağlar kurmasına vesile olacaktır. Bunun en büyük katkısını Avrupa Birliği sürecinde göreceğimize inanıyorum.
Bilinen ve en yalın adıyla sanatçı değişim programları, birçok sosyal konuda olumlu gelişimi sağladığı kadar, uluslararası ilişkilerde özellikle Avrupa Birliği ile ilgili hedeflerde olumlu görüşlerin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda Ortadoğu’da yaşanan siyasi krizler bittikten hemen sonra yine aynı yolla inşa edilecek kültür sanat politikaları ile sınır komşularımızla ortak edebiyat, müzik ve sanat faaliyetleriyle soğuk esen rüzgârları insani duygularla ısıtacağız. Bağlarımızı daha da güçlendireceğiz.
Bununla birlikte yaratıcı sektörlerden gastronomiden bahsetmeliyim: Ülkemiz mutfağının zenginliğini Güzel Sanatlar ve Mutfak Sanatları alanlarında okuyan gençlerimizin, sunum ve seçkileri ile dünyanın bütün önemli şehirlerinde ülkemizi temsil edecek mutfaklar açmasının desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Böylelikle soframız, dünyanın bütün merkezlerinde açılacak, karşılıklı kültür alışverişi hızlanacaktır. Yalnız bu kültürel bir kaynaşmayı hedeflemekle sınırlı mıdır? Hayır! Ülkemizin zengin mutfağını sunarken kullanılacak malzemenin Anadolu üreticisinin ürünlerinden olması sağlanacak, yine dünyanın bütün merkezlerinde açılan bu restoranlar aynı zamanda Anadolu’nun seçkin ve yerel ürünlerinin dünya pazarına bir marka-değer olarak çıkacağı imkânlar ağını yaratacaktır.


Ne Gereklidir?

Bütün bu düşünceleri gerçekleştirmek ve hedeflere varmak için aşağıdaki projeleri görüş ve değerlendirmelerinize sunuyorum.

Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı


Köy Kalkınma Ajansları Projesi
Nedir Köy Kalkınma Ajansları? Köylünün özel peynirinden kuru baklasına, balından yağına ve dağlarımızdaki endemik bitki türlerinin geliştirilmesine kadar yerel değerlerin birer birer dünya markası olması için kurulacak Köy Kalkınma Ajansları; İşletme, Grafik Tasarım, Pazarlama ve Marka yönetimi, Gıda mühendisliği ve diğer mühendislik alanlarından mezun değerli ekiplerden kurulmak suretiyle istihdam ve kalkınmayı hızlandıracak, bu alanlar için genç işsizlik büyük oranda düşecektir. Bir yerel değerin uluslararası alanda tüketilmesinin stratejisini oluşturmak, bu kurulacak Köy Kalkınma Ajansları’nın gururu olacaktır. O gurur da Milletimizin ve Partimizin hafızasında yer kazanacaktır.

Hayvan Hastaneleri Projesi
Anadolu’nun bütün kesimlerinde yaygınlaşmasının zorunlu olduğu bir başka proje de Hayvan Hastaneleri’dir. Bu yolla bugüne kadar sayısız mezun vermiş ve genç işsizler arasında yer alan Veterinerlik Fakültesi mezunu gençler süratle iş sahibi olacaktır. Bu modelin amacı yalnız önleyici sağlık hizmeti değildir: Yaşam alanını paylaştığımız ve insanlığın bütün gelişimine rağmen doğanın parçası olduğunu inkâr edemeyeceğimiz gerçeğine inançla projelendirilir. Dünya görüşümüzle son zamanlarda ters düşen hayvan hakları ihlalleri ve ilgili birçok konuda sorunları bu proje ile en aza indirgemeyi hedeflemekteyim. Buna ek olarak, hayvan hakları ihlallerinin ağır cezai işlemlere maruz kalması için yasal çalışmalara katkı vermek yaşamsal bir görevdir. Ayrıca Hayvan Hastaneleri yürütülecek hayvancılık projeleriyle Anadolu’da bugün yaşanan ve gıda sektörünün temel konularından olan kırmızı/beyaz et üzerindeki dışa bağımlığı yok etmeyi hedeflemektedir. Doğru bir kalkınma ve üretim planlamasını sağlıklı bir şekilde inşa etmek asli görevdir. Buna ek olarak, bireylerin hayatına eşlik eden evcil hayvanlara da bakımı en kolay hale getirerek sosyal yaşamı pozitif paylaşımlarla bezemeyi amaçlar.

Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı

Tekstil Bakanlığı Projesi
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil, gün geçtikçe üretim gücünü kaybediyor. Bunun temel nedenlerinin başında marka yönetimi gelse de bilinen en belirgin faktör Uzak Doğu’nun ucuz iş gücüdür. Fakat gözden kaçırılan, bu sektörün, kalkınma hamlelerinde en fazla kâr getirecek yatırım modellerinden biri olduğu gerçeğidir. Dünya modasını yaratabilecek, farklı kültürlere yanıt verecek sosyal zenginlik bizim gen havuzumuzda vardır. Estetik anlayışlar markalaştırıldığında en basit anlatımla 1 Türk Lirası’na üretilen bir ürün, yaratılacak marka değeri ve öykü ile 1000 TL’ye de satılabilir. Sanat ve tasarımın yaratacağı iletişim, kültürleri birbirine yakınlaştırmakla birlikte sosyal ve iktisadi kalkınma açısından başka bir geleceği mümkün kılacaktır. Tekstil Bakanlığı üzerine projeler geliştirmek, bu alandaki iş gücünün parçası olan yurttaşların bugünkü işsizler arasındaki yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda milletimiz için umut, bizim için başarı hikâyesi olacaktır.

Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı

İnovasyon Enstitüleri ve Mesleki Eğitim Kanunu Projesi
Bu proje, lisans sonrası iş hayatına atılan yurttaşlarımızın, kendilerini mesleki beceri, bilgi ve donanım açısından güncel tutmaları için belirli periyodlarda üniversite ve meslek odalarının ortak çalışması ile kurulacak enstitülerde 1-3 ay arasında 3 ile 5 yılda bir eğitime çağrıldığı bir sistemi içerir. Burada çalışanın eğitim süresince maaşı ve SGK ödemeleri devlet tarafından karşılanır. İşverenin üzerinde baskı oluşturacak mali yüklerden kaçınılması hedeflenmektedir. Amaç, Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasını, sağlıklı bir bilgi ve dayanışma ağı üzerinde sürdürülebilir olarak ekonomiye kazandırmaktır.

Kampus Şehir ve Parasız Eğitim Projesi
Üniversitelerin yurt sorunlarını, yalnız konaklama ihtiyaçları açısından değil çok yönlü düşünmek gerekiyor. Temelde gençler yaşam deneyimini, birey olmayı, en belirgin karar alıcı kimliğini üniversitede kazanıyor. Üniversiteler ve öğrenciler için fiziksel alan ihtiyacının, yurttan ziyade konut mantığında kurgulanmasının sağlanmasını önermekteyim. Üniversite öğrenimi boyunca öğrenciye sağlanacak konut, öğrenim ve mezuniyete kadar bütün dönemleri kapsayacak şekilde ücretsiz olmalıdır. Öğrencinin, mezuniyet sonrasında bir yıl daha ücretsiz konaklama hakkına sahip olacağı düzenlemeler sağlanmalıdır. Kampus Şehir, gençleri kutuplaştırmayacak şekilde organize edilir. Hiçbir ayrım ve sınıflandırmaya izin vermeyecek çağdaş insanlık değerlerine göre düzenlenir. Sözde burs ve kredi mantığı ile dağıtılan kredi kartları ile öğrencilerin geleceklerini borçlanarak yaşadığı eğitim düzenine son verip en çağdaş çözümleri getirecek, Türkiye’nin geleceğine umut ekecek kaygısız bir gençlik ruhunu inşa etmek için en yüksek çabayı göstereceğim. İkinci öğretimdeki harçların kaldırılması gerekliliği bir diğer görevimizdir.

Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı

Şehir Anneleri Projesi
Cumhuriyet Halk Partimizin Aile Sigortası’na ek olarak kadın iş gücünü organize eden, Kampus Şehirlerde istihdam edilecek şekilde devletin hizmet aldığı, kadın kooperatiflerinin güçlendirildiği üst kurumdur. Devlet, ülkenin farklı bölgelerindeki gelir dağılımı ve eşitsizliği sorunlarını çözmek için Şehir Anneleri’nden emek bedelleri ödenmek suretiyle destek alır.
Kadının toplumsal sorunların çözümünde üretim gücüyle çözüme ortak edileceği ve sosyal düzeni sağlayacak projelerin geliştirilmesi için Sivil Toplum Örgütleri ile dirsek teması, kamu yönetiminin organik/doğal paydaşı haline getirilecektir. Burada tutuklu ve çocuklu mahkumlara yaratılacak pozitif ayrımla, çocuklar hayata dâhil edilecek, anne ve çocuk ülkemizin umutlarına emek katacaktır.

Denizler ve Balıkçılık Projesi
Balıkçılık sektöründe, avlanma ile üretim yapan kişiler kayıt altına alınır. Avlanma dönemleri son dönemlerde denizleri adeta kısırlaştırmıştır. Bunun önlenmesi için bir buçuk yıl av yasağının getirildiği, balıkçı ailelerinin mağdur edilmeyeceği bir tespit ile ailelere yıllık kazançları ödenmek suretiyle avlanmadığı bir veya iki üreme dönemi sonrası, denizlerdeki deniz canlısı popülasyonunun artırılması hedeflenir. Buna paralel olarak denizlerin, kıyıların temizlenmesi için maksimum çabanın gösterilmesini sağlayacak etkinliği ifade etmeyi hedefliyorum.

Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı

Açık Hava Müzesi ve Çağdaş Sanat Müzeleri, Turizm ve Tarih Projesi
Türkiye tam bir arkeoloji ve uygarlık hazinesidir. Uygarlık tarihine ışık tutacak kazılar için arkeologlar, sanat tarihçileri ve antropologlar istihdam edilir. Bilindiği üzere, dünyanın birçok merkezi sanat etkinlikleri ile turizm cennetine dönüşmüştür. İstanbul’un ve diğer illerimizin potansiyeli dolayısıyla sanatın yeni başkentleri olmalarına engel hiçbir neden yoktur. Tam tersi, Türkiye’de sanatçıları ve sanatseverleri etkileyecek sosyolojik birçok tema, çağdaş sanat pratikleri ile bir kültür ve turizm etkinliği olarak kalkınma planlarımıza katkı verecek imkânlara sahiptir. Bu durum insanlar arası ilişkiler, ekonomi, üniversiteler ve yeni araştırmalar, kültür üretimi ve yeni tarih yazımında ülkemizin aktif rol almasını sağlamlaştıracaktır.




Haydar Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi 1.Bölge Milletvekili Adayı



 Haydar Akdağ 1986 yılında, İstanbul Kartal’da doğdu. 2002 yılında DİSK Tekstil Meslek Lisesi ‘Giyim Teknolojisi’ bölümünden ikincilikle mezun oldu. Teknik eğitim sonrasında estetik eğitimini 2003 yılında burslu kazandığı Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde birincilikle tamamladı.
Akdağ Tekstil sektörün tasarımcı olarak çalışmalarını sürdürürken Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Bölümü'nde yüksek lisans programını başladı ve Ocak 2014’te birincilikle tamamladı. Mezuniyeti akabinde Doktora Sanatta Yeterlik Programı’na başlamış olan sanatçı, “Bir Görsel Arkeoloji Denemesi; Çubukçu Han’ın İadesi” başlığında doktora tez çalışmasını sürdürmektedir.
Kendi sanat atölyesinde çalışmalarına devam eden Akdağ bir yandan da ulusal ve uluslararası sergilere katılmaktadır. KAGİDER "Kadından Kadına Köprü" sosyal sorumluluk projesinde ödül almıştır. Ayrıca EEA European Exchange Academy Berlin Beelitz 2014 Sanatçı Programı’na katılmıştır. Ailenin tek çocuğudur. Sanatçı olarak kendisini “şair, ressam, sanatçı ve salt insan” diye tanımlıyor. Yazıları ve söyleşileri birçok kültür ve sanat yayınında yer almıştır
.
      İletişim Bilgileri:
       akdaghaydar@gmail.com
       twitter.com/akdag_haydar
       instagram.com/haydar_akdag

3 Mayıs 2018 Perşembe

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1.Bölge Milletvekili Aday Adaylığım


Türkiye Büyük Millet Meclisi
27. Dönem Milletvekili Aday Adaylığı sürecime ilişkin niyet mektubumdur;

24 Haziran 2018 seçimlerinde aktif rol almaktaki temel idealimin, sanatçı kimliğim ile toplumsal meseleler üzerine düşünce üretirken yaşadığım bireysel monologların ve bununla birlikte; akademik/sosyal/sanat&kültür çevrelerinde/yerelde yaptığım diyalogların beni getirdiği manevi noktada aday adayı olma kararını aldım.

İnsanlarımızı sarıp sarmalayacak bir dili yaşatmak; dört/4 pencereden gelen rüzgarı bir ortak nefese çevirmek suretiyle sosyolojik ve iktisadi çözümlerde evrensel değerlerin hakim kılınmasını sağlamak temel ve manevi gücümdür.

Aşağıda ifade edeceğim konular ve benzerleri üzerine kişisel hassasiyetlerim ve umutlarımla katkı vermek üzere; İstanbul 1.Bölge’den aday adaylığı sürecine başlıyorum. Hedeflerimi ve heyecanlarımı sanatçı/akademisyen ruhumla ifade etmek, içinde bulunduğumuz sosyo/politik kırılgan süreçte çözüm önerilerimin bir bölümünü paylaşmaktan kıvanç duyarım. Aile bağlarımın temeli ve ideolojik hedeflerimi gerçekleştirebileceğim yer, üyesi olmaktan gurur duyduğum ‘Kurucu ve Kapsayıcı güç’ olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir.



Cumhuriyet Halk Partisi,
Değerli Yönetimine;
24 Haziran 2018 Seçimleri Türkiye’miz için tam anlamıyla “Kurtuluş ve Kuruluş” süreci açısından dönüm noktası olacaktır. Siyasal iktidarın mevcut durumunu tarif etmek gerekirse; iktidardan diktatörlüğe dönüşmüştür. İstikrar dedikleri ise kişisel ikballerinden başka bir şey değildir.
Sanatın iyileştirici gücü, aklını insanlık tarihinden alır. İnsan salt olarak cinsiyetsiz, dilsiz ve ırksızdır. Tanımlı kimlikler ve kimliklerin birbiri üzerinde kurduğu baskıya zemin hazırlayan sosyal ve ekonomik adaletsizliklerin temelinde elbette eğitimdeki yetersizlik gelmektedir. Yalnız eğitim sorununu çözmekle de çözümlenmesi zaman alacak toplumsal baskı pratiklerinin iktidarların tekeline geçmesi ise ülkede kutuplaşmanın şiddetini arttırmıştır.
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” iradesini ortaya koyan kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu irade; milletin egemenlik haklarını kanunlar aracılığı ile devlet organları eliyle kullanmaktaydı. Oysa bugün 16 Nisan referandumu ile Anayasa’nın tarif ettiği yaşam pratikleri ve güvencelerini birer birer ortadan kaldıran iktidarın ortaya koyduğu baskının şiddeti her geçen gün artmaktadır.

İnancım, savunduğum ve bakış açımı ifade edeceğim Devlet tanımım şöyledir;
“Devlet baskı erki değildir. Tam tersi, bireyin üzerinde oluşan kaygıları ve baskıları ortadan kaldırmak suretiyle; ekonomik ve sosyal tedbirleri alan, yaşam hakkı odaklı yapıdır.” Ana hedefinde ‘insan ve yaşam’ olmayan pratikler insanlık tarihine kalıcı eser ve miras bırakamaz!
Türkiye’nin gençleri, yani bizler için daralan sosyal ve ekonomik alan, temel bazı siyasi kararlarla nefes alabilir hale gelebilir. Bu iradeyi ortaya koyacak güç hiç kuşkusuz partimiz CHP’dir.
Temel konu işsizlik ve Kültür Politikalarına bağlı sosyal sorunlardır. Yetenekli ve nitelikli bir genç nüfusu olan ülkemizin bu potansiyeli iyi değerlendirilmemektedir. Türkiye’nin yetişmiş iş gücü, artan ithalat ve yerel sermayenin üretmek yerine tüketim endeksine kayan ticari tercihi, bu durumu daha da derinleştirmiştir. İşverenin iktisadi stratejisinde önceliğin kurumsal tasarruflar olması anlaşılabilir. Ancak tüzel kişiliklerin, ortak bir dil ve ülküyle yaşadığımız sorunların üzerinden gelmek adına maliyetleri aşağı çekmek için siyasi kurumlara ilettiği talepleri dikkate almak suretiyle oluşturulacak ortak kalkınma politikaları ile Devlet ve Özel iş gücü dayanışma içinde, emekten yana ve çağdaş değerlerle organize edilmelidir.
Sanatçının gözünde toplumsal meselelerin çözümü yalnız sosyal bilimler pratiği, düşünce ve felsefe ekseninde sınırlı değildir. İktisadi pratikler, kalkınma modelleri, üretim süreçleri önerebilir, çünkü özünde sanatçı yaratım sürecini her gün deneyimlemektedir.
Yaratıcı sektörlerde emek veren ve yaşam inşa eden bizlerin katkılarına bakıldığında, yaratım süreci beraberinde üretimi,  iktisadi ve kalkınma projelerini getirecektir. Bu gençler ve sosyal hayatın dinamiği sokaklar tarafından büyük ölçüde heyecan ile karşılaşacak ve değer katacak yenilikleri kapsayacaktır. Bu katkıları, Partimize ve Milletimize projelerimizle gerçekleştireceğiz. Yaratıcı sektörler; Tasarım (Tekstil/Mücevher/Endüstriyel), sinema ve tiyatro, gastronomi, edebiyat ve diğer kültür üretim alanları olarak açılabilir. Bu alanlarda atılacak her olumlu adım, dünya toplumlarıyla iletişimimizi sağlamlaştıracak pozitif bir iletişim fırsatı olacaktır. Sanatın gücü, diplomasiden daha etkin milletlerarası iletişim inşa edebilir.
Örneğin;
Gençler için inşa edeceğimiz yeni bir televizyon kanalı, gençlerin kısa filmlerini 1-2-3dk ve katları kapsamında yayınlayarak, sinema kuşakları ile 365 gün dinamik akış sağlayan, sinema ve belgesel dünyasının kültür birikimini zenginleştirecektir. Bu yolla yurttaşlarımız, kuşaklar arası görme biçimlerini bizzat gençlerin üretimlerinden dinleyecek/izleyecektir. Toplumsal iletişim açısından kuşaklararası bir diyalog kanalı yaratılacak; bu vesileyle yalnız gençlerin günümüzü nasıl okuduğu ve geleceğe bakışları öğrenilmekle kalmayacak Türkiye görsel sanatlarının küresel rakipleri ile aynı iletişim araçları üzerinden iletişimi sağlanacaktır.
Plastik sanatlar ve multidisipliner duruşlar ile inşa edilecek kültürel bağlar, uluslararası alanda Türkiye’nin evrensel ve hümanist gençliğinin batıdan doğuya, kuzeyden güneye bütün dünya milletleri üzerinde olumlu izler ve yeni bağlar kurmasına vesile olacaktır. Bunun en büyük katkısını Avrupa Birliği sürecinde göreceğimize inanıyorum.
Bilinen ve en yalın adıyla sanatçı değişim programları, birçok sosyal konuda olumlu gelişimi sağladığı kadar, Uluslararası ilişkilerde özellikle Avrupa Birliği ile ilgili hedeflerde olumlu görüşlerin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda Ortadoğu’da yaşanan siyasi krizler bittikten hemen sonra yine aynı yolla inşa edilecek kültür sanat politikaları ile sınır komşularımızla ortak edebiyat, müzik ve eserlerle soğuk esen rüzgârları insani duygularla ısıtacağız. Bağlarımızı daha da güçlendireceğiz.
Bununla birlikte yaratıcı sektörlerden gastronomiden bahsetmeliyim. Ülkemiz mutfağının zenginliğini Güzel Sanatlar ve Mutfak Sanatları alanlarında okuyan gençlerimizin, sunum ve seçkileri ile dünyanın bütün merkez şehirlerinde ülkemizi temsil edecek mutfaklar açmasının desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Böylelikle soframız, dünyanın bütün merkezlerinde açılacak, karşılıklı kültür alışverişi hızlanacaktır. Yalnız bu kültürel bir kaynaşmayı hedeflemekle sınırlı mıdır? Hayır! Ülkemizin zengin mutfağını sunarken kullanılacak malzemenin, Anadolu üreticisinin ürünlerinden olması sağlanacak, yine dünyanın bütün merkezlerinde açılan bu restoranlar, aynı zamanda Anadolu’nun seçkin ve yerel ürünlerinin dünya pazarına bir marka değer olarak çıkacağı imkânlar ağını yaratacaktır.
Ne gereklidir?
“Köy Kalkınma Ajansları,, Projesi (!/?)
Nedir Köy Kalkınma Ajansları? Köylünün özel peynirinden kuru baklasına, balından yağına ve dağlarımızdaki endemik bitki türlerinin sofralara gelmesine kadar yerel değerlerin birer birer dünya markası olması için kurulacak Köy Kalkınma Ajansları; İşletme, Grafik Tasarım, Pazarlama ve Marka yönetimi, Gıda mühendisliği ve diğer mühendislik alanlarından mezun değerli ekiplerden kurulmak suretiyle istihdam ve kalkınmayı hızlandıracak, genç işsizlik büyük oranda bu alanlar için düşecektir. Bir yerel değerin uluslararası alanda tüketilmesinin stratejisini sağlamak, bu kurulacak Köy Kalkınma Ajanslarının gururu olacaktır, o gurur da Milletimizin ve Partimizin hafızasında yer kazanacaktır.
Hayvan Hastahaneleri,, Projesi;
Anadolu’nun bütün kesimlerinde yaygınlaşmasının zorunlu olduğu bir başka proje de Hayvan Hastahaneleri’dir. Bu yolla bugüne kadar sayısız mezun vermiş ve genç işsizler arasında yer alan Veterinerlik Fakültesi mezunu gençler süratle iş sahibi olacaktır. Bu modelin amacı yalnız önleyici sağlık hizmeti değildir. Yaşam alanını paylaştığımız ve insanlığın bütün gelişimine rağmen doğanın parçası olduğunu inkâr edemeyeceğimiz gerçeğine inançla projelendirilir. Dünya görüşümüzle son zamanlarda ters düşen hayvan hakları ihlalleri ve ilgili birçok konuda sorunları bu proje ile en aza indirgemeyi hedeflemekteyim. Buna ek, hayvan hakları ihlallerinin ağır cezai işlemlere maruz kalması için yasal çalışmalara katkı vermek yaşamsal bir görevdir. Hayvan Hastahaneleri’nin görevlerinden bir diğeri de Anadolu’da bugün yaşanan gıda sektörünün temel konularından olan hayvancılık, kırmızı/beyaz et üzerindeki dışa bağımlılık yok etmeyi hedeflemektedir. Doğru bir kalkınma ve üretim planlamasını, sağlıklı bir şekilde inşa etmek asli görevdir. Ve ek; bireylerin hayatına eşlik eden evcil hayvanlara da bakımı en kolay hale getirerek sosyal yaşamı pozitif paylaşımlara döndürmeyi amaçlar.
“Tekstil Bakanlığı,, Kurulması Projesi;
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil, gün geçtikçe üretim gücünü kaybetti. Bunun temel nedenlerinde marka yönetimi gelse de bilinen belirgin faktör, Uzak Doğu’nun ucuz iş gücüdür. Fakat gözden kaçırılan, bu sektörün, kalkınma hamlelerinde en fazla kâr getirecek yatırım modellerinden biri olduğu gerçeğidir. Dünya modasını yaratabilecek, farklı kültürlere yanıt verecek sosyal zenginlik bizim kendi içimizdeki gen havuzumuzda vardır. Estetik anlayışlar markalaştırıldığında en basit anlatımla 1 Türk Lirası’na üretilen bir ürün, yaratılacak marka değeri ve öykü ile 1000 TL’ye de satılabilir. Sanat ve tasarımın yaratacağı iletişim, kültürleri birbirine yakınlaştırmakla birlikte sosyal ve iktisadi kalkınma açısından başka bir geleceği mümkün kılacaktır. Tekstil Bakanlığı üzerine projeler geliştirmek, bu alandaki iş gücünün parçası olan yurttaşların bugünkü işsizler arasındaki yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda milletimiz için umut, bizim için başarı hikâyesi olacaktır.
“İnovasyon Enstitüleri; Mesleki Eğitim Kanunu,, Projesi;
Lisans sonrası iş hayatına atılan yurttaşlarımızın, kendilerini mesleki beceri, bilgi ve donanım olarak güncel tutmaları için belirli periyodlarda Üniversite ve Meslek Odalarının ortak çalışması ile kurulacak enstitülerde 1-3 ay arasında 3 ile 5 yılda bir eğitime çağrıldığı bir sistemdir. Burada çalışanın eğitim süresince maaşı ve sgk ücretleri devlet tarafından karşılanır. İşverenin üzerinde bir baskı oluşturacak mali yük hedeflenmemektedir. Amaç; Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasının sağlıklı bir bilgi ve dayanışma ağı üzerinde sürdürülebilir olarak ekonomiye kazandırmaktır.
“Kampus Şehir,, ve “Parasız Eğitim,, Projesi;
Üniversitelerin yurt sorunlarını, yalnız konaklama ihtiyaçları açısından değil çok yönlü düşünmek gerekiyor. Temelde gençler yaşam deneyimini, birey olmayı, en belirgin karar alıcı kimliğini üniversitede kazanıyor. Üniversiteler ve öğrenciler için fiziksel alan ihtiyacının, yurttan ziyade konut mantığında kurgulanmasının sağlanmasını önermeyi hedeflemekteyim. Üniversite eğitimi boyunca öğrenciye sağlanacak konut, öğrenim ve mezuniyete kadar bütün dönemleri kapsayacak şekilde ücretsiz olmalıdır. Öğrencinin, mezuniyet sonrasında bir yıl daha ücretsiz konaklama hakkına sahip olacak düzenlemeler sağlanmalıdır. Kampus Şehir, gençleri kutuplaştırmayacak şekilde organize edilir. Hiçbir ayrım ve sınıflandırmaya izin vermeyecek çağdaş insanlık değerlerine göre düzenlenir. Sözde burs ve kredi mantığı ile dağıtılan kredi kartları ile öğrencilerin geleceklerini borçlanarak yaşadığı eğitim düzenine son verilerek en çağdaş çözümleri getirecek, Türkiye’nin geleceğine umut ekecek kaygısız bir gençlik ruhunu inşa etmek için en yüksek çabayı göstereceğim. İkinci öğretimdeki harçların kaldırılması gerekliliği bir diğer görevimizdir.
“Şehir Anneleri,, Projesi;
Cumhuriyet Halk Partimizin Aile Sigortasına ek olarak kadın iş gücünü organize eden, Kampus Şehirlerde istihdam edilecek şekilde Devletin Hizmet aldığı; Kadın Kooperatiflerinin güçlendirildiği üst kurumdur. Devlet, ülkenin farklı bölgelerindeki gelir dağılımı ve eşitsizliği üzerinden yaşadığı sorunları çözmek için Şehir Anneleri’nden emek bedelleri ödenmek suretiyle destek alır. Kadının toplumsal sorunların çözümünde üretim gücüyle çözüme ortak edileceği, sosyal düzenin sağlanması için projelerin geliştirilmesi için Sivil Toplum Örgütleri ile dirsek temasının kamu yönetiminin organik/doğal paydaşı haline getirilmesi hedeflenir. Burada tutuklu ve çocuklu mahkumlara yaratılacak pozitif ayrımla, çocuklar hayata dahil edilecek; anne ve çocuk ülkemizin umutlarına emek katacaktır.
“Denizler; Balıkçılık,, Projesi;
Balıkçılık sektöründe avlanma ile üretim yapan kişiler kayıt altına alınır. Avlanma dönemleri son dönemlerde denizleri adeta kısırlaştırmıştır. Bunun önlenmesi için bir buçuk yıl av yasağının getirildiği, balıkçı ailelerinin mağdur edilmeyeceği bir tespit ile ailelere yıllık kazançları ödenmek suretiyle avlanmadığı bir veya iki üreme dönemi sonrası, denizlerdeki deniz canlılığı popülasyonunun artması hedeflenir. Buna paralel olarak denizlerin, kıyıların temizlenmesi için maksimum çabanın gösterilmesini sağlayacak etkinliği ifade etmeyi hedefliyorum. Bu fikirlerin pratik karşılığının gerçekliğini, ilgili üniversitelerin organize ettiği, görüşlerini siyasi yasama faaliyetlerine taşıma sorumluluğu görüşündeyim.
“Açık Hava Müzesi,, ve “Çağdaş Sanat Müzeleri,,  Turizm ve Tarih Projesi;
Türkiye tam bir arkeoloji ve uygarlık hazinesidir. Uygarlık tarihine ışık tutacak kazılar için arkeolog, sanat tarihçileri ve antropologlar istihdam edilir. Dünyanın birçok merkezi sanat etkinlikleri ile turizm cennetine dönüşmüştür. İstanbul’un ve diğer tüm illerimizin potansiyeli dolayısıyla sanatın yeni başkentleri olmalarına engel hiçbir neden yoktur. Tam tersi, Türkiye’de sanatçıları ve sanatseverleri etkileyecek sosyolojik birçok tema, çağdaş sanat pratikleri ile bir kültür ve turizm etkinliği olarak kalkınma planlarımıza katkı verecek imkânlara sahiptir. Bu durum insanlar arası ilişkiler, ekonomi, üniversiteler ve yeni araştırmalar, kültür üretimi ve yeni tarih yazımında ülkemizin aktif rol almasını sağlamlaştıracaktır.
Saygılarımla
Haydar Akdağ

Cumhuriyet Halk Partisi
1986,İstanbul Kartal doğumlu sanatçı;2002 yılında Disk Tekstil Meslek Lisesi ‘Giyim Teknolojisi’ bölümünden ikincilikle mezun oldu. Teknik eğitim sonrasında estetik eğitimini 2003 yılında burslu kazandığı Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde birincilikle tamamladı. Tekstil sektörün tasarımcı olarak çalışmalarını sürdürürken Akdağ, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Bölümü'nde yüksek lisans programını başladı ve 2014 Ocak ayında birincilik başarısı ile tamamladı. Mezuniyeti akabinde Doktora Sanatta Yeterlik Programına başlamış olan sanatçı, doktora tez çalışmasını sürdürmektedir. Kendi sanat atölyesinde çalışmalarını devam ederken diğer taraftan ulusal ve uluslararası sergilerde yer almaktadır. Kagider "Kadından Kadına Köprü" sosyal sorumluluk projesinde ödül almıştır. Ayrıca EEA European Exchange Academy Berlin Beelitz 2014 sanatçı programına katılmıştır.  Ailenin tek çocuğudur. Sanatçı olarak kendisi; şair, ressam, sanatçı ve salt insan diye tanımlıyor. Yazıları ve söyleşileri birçok kültür sanat yayınlarında yer almıştır


İletişim Bilgileri:
akdaghaydar@gmail.com
twitter.com/akdag_haydar
instagram.com/haydar_akdag


26 Mart 2018 Pazartesi

"ANONİM BELLEK,,

Haydar Akdağ Anonim Bellek

"ANONİM BELLEK,,

Haydar Akdağ Anonim Bellek


“Terk edilmiş hatıralara ait; göndereni ve yolculuğu meçhul mektuplara ait pullar, fotoğraflar ve diğer belgeler…




Haydar Akdağ Anonim BellekAralıksız akan zaman, konuğu olduğumuz mekân, dönüşen ve gelişen kentlerimiz/kültürümüz... Tarih kavramının katmanlarında modernist metodolojinin dışında kalan tekil iradenin; emeği, düşü, yaşanmışlığı ve öyküsü… Şimdi birer nostaljiye dönüşen belleğin silinmeye yüz tutmuş gerçeği… Terk edilmiş hatıralar ve onların arkeolojisinin maruz kaldığı tehdit(!/?)





Anonim Bellek, gösterme ve hatırlatma kaygısını bugün sahaflarda meçhul bireysel/toplumsal hafızayı ifade eden fotoğraflar, mektuplar/pullar ve diğer belgeleri ikincil bir sahiplenme ile araştırma ve üretim sürecine başlamıştır. 

Haydar Akdağ Anonim Bellek
İkincil sahiplenme ile sergilenen “Anonim Arşivler” yeniden üretim sürecine dahil edilmiş her biri terk edilmiş öğeler tuval üzerinde katmanlarla kendine yer bulurken, olgusal/fenomonolojik arkeoloji açısından kendi gerçeğini muhafaza ederek sanat alanında zaman akışına yeniden dahil olarak tarih akışında yeni yerlerini alırlar. Bu yaklaşım yakın tarih arkeolojisine çağdaş sanat pratikleri açısından bakışı ve bakış metotlarının olasılıklarını da sorgulamaktadır. Üretim sürecine dahil edilen manevi ve maddi değerleri paha biçilmez derinlikte duyguları ve yaşanmışlığı üzerinde taşıyan öğeler sanatsal pratikle yeni bir değere dönüştürülmektedirler.”

Galeri ARK’ta gerçekleşecek kişisel sergisinin temasını bu cümlelerle ifade eden sanatçı Haydar Akdağ’ın “Anonim Bellek,, adlı sergisi, 15 Mart - 10 Nisan 2018 tarihleri arasında ziyaret edilebilir